“Birisi, âşıklık nedir diye sordu; dedim ki, benim gibi ol ki, bilesin.” Mevlâna
Yâ Rabbi, duamızı kabul et, bize bu temyîzi ver de o eğri, yalancı alâmeti, doğrusundan ayırt edelim.
2630. Hiç, bu temyîze nasıl mâlik olur? Tanrı nuru ile bakar, görürse o zaman bu temyîzi elde eder.
Eser olmasa bile sebep onu meydana çıkarır. Akrabalık gibi… Akrabalık sevgiyi bildirir.
Fakat imam ve muktedâsı Tanrı nuru olan kişi, ne eserlere kul olur, ne sebeplere.
Sevgi gönülde şûlelendikçe büyür, nihâyet sevgi sahibi, eserden kurtulur.
Sevgisini bildirmeye ihtiyacı yoktur. Çünkü sevgi, nurunu bütün kâinata yaymıştır.
2635. Bu sözün tamamlanması için hayli tafsîlat var sen ara.
Gerçi mânâ, bu suretten zâhir olmaktadır ama bir cihetten mânâya yakındır, bir bakımdan mânâya uzak!
Delâlet husûsunda mânâ ile suret, su ile ağaç gibidir. Mâhiyetlerine bakarsan birbirlerinden tamamiyle uzaktırlar.
Sen, mâhiyetleri de bırak, husûsiyetleri de… O rızık arayan karıkocanın ahvâlini anlat.
Hazreti Peygamber Efendimiz, selâm olsun üzerine, “Yâ Rabbi, bana eşyânın hakîkatini göster” diyerek duada bulunmuş ve her varlığa sevgi ile bakmış, her varlık da hâl diliyle O’ndan dile gelmiştir. Hazreti Peygamberimizin ilmi Allah ilmi, sevgi ilmidir, aşk ilmidir.
Hazreti Muhammed Efendimize gönlünde en güzel yeri veren, O’nu başına tâc edenler, tüm kâinata Allah’ın nuruyla, yâni Hazreti Muhammed Efendimizin nuruyla bakarlar ve baktıkları her yerde O’nun sonsuz güzelliklerini temâşa ederler.
Hazreti Pîrimiz Mevlâna’nın da, selâm üzerine olsun, yukardaki beyitlerinde buyurduğu üzere, “Sevgi gönülde şûlelendikçe büyür, nihâyet sevgi sahibi, eserden kurtulur. Sevgisini bildirmeye ihtiyacı yoktur. Çünkü sevgi, nurunu bütün kâinata yaymıştır.”
Nitekim, Kur’ân-ı Kerîm’de, “Ey iman edenler, Allah’ı dinlerseniz, size, doğruyu yanlıştan ayırdetme kâbiliyeti veren bir nur ve furkân verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazîlet sahibidir” (Enfâl, 29) diye burulmaktadır.
Kasîde:
“Bizim ölümümüz, ebedî bir düğündür. Onun sırrı nedir? ‘O tek bir Allah’tır.’
Evlerin pencerelerinden içeri giren güneşin ışığı, her evin içine ayrı ayrı pencereden girdiği için bölünür gibi görünür. Ama bütün evlerin pencereleri kapanırsa bu bölünme, sayı ortadan kalkar.
Bir üzüm salkımının üstündeki üzüm taneleri sayılabilir. Fakat o salkım sıkılırsa meydana gelen şırada sayı yoktur.
Aslında ölüm, Allah’ın nuru ile diri olan kişinin ruhuna, beden zindanından kurtuluş yardımıdır.
Ölüp giden kişiye kötü deme, iyi de deme; çünkü onlar, iyilikten de kötülükten de kurtulmuşlardır.
Gözünü Hakk uğruna harca, herkesi kötü görme, görmediğini de söyleme, söyleme de gözüne bir başka göz, bir başka görüş verilsin.
Başkalarında ayıp görmediğin için sana verilen o göz, gözlerin de gözüdür. Hiçbir şey ona gizli kalmaz.
Bir göz, Allah’ın nuruyla bakarsa, her şeyi apaçık görür.
Her ne kadar bütün nurlar Allah’ın nuru ise de, sen hepsine birden Hakk’ın nuru deme.
Bâkî olan, sonsuz olan nur Allah’ın nurudur. Fânî olan, geçici olan nur, bedenin sıfatıdır, cismin sıfatıdır.
Ey Allah’ım, senin lütfunu, ihsânını görmüştür de onun için ‘göz kuşu’ senin aşk havanda kanat çırpmadadır.
O ötelere, göklerin de göklerine kadar yükselmiştir de seni arayıp durmadadır.
Ya ona cemâlinden bir göz ver. Yahut da bu cüreti, bu ayıbı yüzünden onu kapından kovma.
Sen, canın gözünü her an ağlat, fânî güzellerin boylarının, poslarının, güzel yüzlerinin tuzağından sen onu koru Allah’ım!
O, uykuda senin yüzünden bir uyanıklık gördü. Gerçekten de bu, bir olgunluk rüyâsıdır, doğru yolu buluş görüşüdür.”